Beslenmenin doğasında ne vardı? Biz nasıl beslenir olduk?
Bu soruyu hakkını vererek düşündük mü hiç? Paketlenmiş endüstriyel gıdalar, tat ve aroma verilmiş, lezzeti arttırılmış ve üstelik süslenmiş durumda nasıl da çevremizi sardı? Havuç yiyen çocuk kaldı mı sahi etrafınızda? Ya da elma görünce dişleyip mutlu olan, muzun iç kabuğunu sıyırmaktan zevk alan çocuklar?
Kendimizden vazgeçtik, minicik yavrularımızın bedenlerinde bilerek veya bilmeyerek yağ dokusu ve tehlikeli kimyasal maddeleri biriktirir olduk. Bedenlerimizi balon gibi şişiren, yedikçe yediren bu yeni lezzetli gıdalar midemiz, karaciğerimiz ve bağırsaklarımız başta olmak üzere tüm metabolizmamızı yoruyor, vücudumuzu kirletiyor, yaşlandırıyor.
Kötü alışkanlıklarımızı değiştirmeye, arınmaya ihtiyacımız var. Kötü alışkanlıklarımızı terk etmeden arınmanın hazır bir formülü yok elbette. Fakat sağlıklı beslendiğimiz zaman arınmamıza yardımcı olan doğal besin maddeleri var; lifler, nam-ı diğer posalar. Bu yazımızda bahsedelim mi biraz liflerden?
Diyet Lifi (Posa)
Diyet lifi; bitkisel gıda maddelerinin özellikle kabukta ve tüm hücre yapısında bulunan, vücudumuz tarafından tamamen sindirilemeyen ve kendi hacimlerinin 10-20 katı kadar su, suda eriyebilen maddeleri tutma kapasitesi olan kimyasal yapılardır.
Diyet lifleri mide özsuyu ile birleştiğinde kendi hacminin yaklaşık yirmi katı kadar şişerek, mide boşluğunu doldurur ve balast etkisi ile uzun süre tokluk hissi sağlar. Sık acıkan ve abur cubur tüketimi yüksek olan bireylerin bu isteğini bastırarak sağlıksız gıda alımının önüne geçer. Bu özelliği nedeniyle diyet yapanlar için lifli gıda maddeleri, uzmanların bol bol tüketim tavsiyesinde bulunduğu ender gıdalardandır.
Midede görevini tamamlayan lifler boşaltım sisteminde de önemli işlevler üstlenir. Bağırsakta çözülmeyen diyet lifleri, toksik maddeleri emerek bağırsak sağlığını korumanın yanı sıra kabızlık problemi yaşayan tüketicilere boşaltım kolaylığı da sağlar. Bağırsak mikroflorasını düzenlerken, mikrobiyel sindirim ile enerji metabolizmasına katkıda bulunurlar. Yüksek miktarda su tutma özelliği ile bağırsak hareketlerini arttırarak beyni uyarır ve dışkılama emrinin verilmesini sağlar. Böylece hem miktar ve hem de sıklık olarak boşaltım hareketlerini hızlandırır. Özellikle liften yoksun paketlenmiş gıda tüketimi yüksek olanlar ve yüksek proteinle beslenen sporcular için lif alımı oldukça önemlidir.
Lifler de kendi içinde ikiye ayrılır; çözünür lifler ve çözünmeyen lifler. Örneğin tahıl tanelerinin tamamında ve özellikle buğday ruşeyminde bu liflerin hem çözünmeyen hem de çözünen çeşitleri mevcuttur. Çözünmeyen grup, boşaltım sistemini hareketlendirdiği için bağırsaklarda kalan ve mevcut boşaltım ile atılamayan küçük partiküllerin bağırsaklardan temizlenmesini sağlar. Tahıl çeşitleri, meyve ve sebzelere göre daha zengin ve yoğun lif kaynaklarıdır. Tam tahıl ve buğday ürünleri beslenmemiz açısından büyük öneme sahiptir. Tam buğday tanesinde toplam besinsel lif %3-4 civarındadır. Buğday ruşeyminde toplam lif miktarı %40, beinsel lif %16, bunun çözünmeyen kısmı %14, çözünen kısmı %2 kadardır. Buğday ve çavdar pentozanlarca zengindir. Yulaf ve arpa beta-glukan yapısında besinsel lif içerir. Çözünür lifler için ise en iyi örnek yulaf kepeğidir. Çözünür lifler içerdikleri fitosteroller sayesinde kan şekerini düşürür, kolestorol gibi maddelerin emilmeden atılmasına yardımcı olur.
Tüm Kronik Hastalıkları, İntolerans Rahatsızlıklarını ve Kanseri Engelleyicidir
Yapılan bireysel araştırmalar ve tandem derlemeleri diyet liflerinin kalp damar hastalıklarını, tip-2 şeker riskini, bazı kanser türlerinin gelişmesini, gluten ve laktoz intoleransını, bağırsak rahatsızlıklarını ve obeziteyi engelleyici özellikte olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Günümüz beslenme alışkanlıklarında fastfood tüketiminin artmış, paketlenmiş gıdaların mutfaklarımıza girmesi kolaylaşmıştır. Günlük yaşamın koşturmacasında tercih etmek durumunda kaldığımız bu gıdaların olumsuz etkilerini en aza indirmek için lif tüketimini arttırmamız gerekmektedir. Dünya Sağlık Örgütü günlük lif tüketimini kişi başı 25g olarak önermektedir. Fakat Türk tipi beslenme tarzında günlük lif alımımızın sadece 15g olduğu bilinmektedir. Bulunduğumuz coğrafya itibariyle lifli gıdalara ulaşımımız bir hayli kolay ve ucuz iken, farkındalığımız olmadığı için düşük lif alımı nedeniyle başta bağırsak ve sindirim sistemi hastalıkları olmak üzere; kalp damar hastalıklarından kanser türlerine kadar birçok hastalığa davetiye çıkarmaktayız.
Yüksek lif oranlarına sahip sağlıklı yaşam ürünlerimize ve akıllı makarna çeşitlerimize ise üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Sağlıklı günler dileriz,
Selçuk Üniversitesi
Emekli Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Adem ELGÜN